Kendimi kurtarmak

 Başladığım hiçbir şeyi biteremiyorum, başlamak istediklerimi ise erteliyorum. İşler içinden çıkılmaz bir hal aldı. Hem özel hayatım hem de dünyanın içinde olduğu durum için söyleyebilirim ki her şey çok boktan. Ölümler, savaşlar, eşitsizlik offff. Hep böyleydi ama artık tahammülüm mü kalmadı yoksa yaşla ilgili bir durum mu bilmiyorum. Haberleri izleyemez, twitter yani X'e bakamaz oldum.

Yapmak istediklerini ertelemek çok kötü bir şey aynı zamanda elimde de değil. Mesela planı yapıyorum iki gün sonra bisiklet ile çıkacağım, sabah 7'de çıkılacak. 6'da kalkıyorum, elimi yüzümü yıkıyorum, hızlıca kahve hazırlayıp ufak termosa süzüyorum, dolaptan bir elma alıyorum, bisiklete uygun giyinip, içinde ilk yardım malzemeleri ve bisiklet tamir kiti bulunan sırt çantasını alıp çıkıyorum, depoya bisikletin yanına iniyorum, lastik havalarını ve zincir yağını kontrol ediyorum sonra anlamadığım bir şey oluyor, bir şekilde beni tutuyor bisikleti depoda bırakıp eve çıkıyorum. Yaptığım hazırlık boşa gidiyor ve bütün gün kendimi sorguluyorum.

İnsanlıktan nefret etmiyorum, sanırım ben insanlardan nefret ediyorum. Düşündüm de insanlıktan da nefret ediyorum. İnsanlık tarihi savaşların, acıların ve gözyaşlarından başka bir şey değil. Kendime tahammül edemediğim için mi böyle düşünüyorum yoksa böyle düşündüğüm için mi kendime tahammül edemiyorum bunu gerçekten bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da Nietzsche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabındaki zerdüşt gibi on yıl inzivaya çekilsem.. Emekli olunca ki olamayacağımı düşünüyorum, (emekli olduktan sonra kendimi bulsam ne olur ki, şu anımın garantisi yokken otuz yıl sonra kendimi bulacağım yer mezar olur olmasa da bir gözüm toprağa bakıyor olur.) inzivaya çekilip kendimi bulmaya, bulmasam da o süreci yaşamaya ihtiyacım varmış gibi hissediyorum.

Ve beni bağlayan bazı durumlar var. En başta babamın hastalığı. Bakıyorum da babamın hastalığından başka beni bağlayan bir durum yokmuş. Ne yazık ki tedavisi yok ve bir zombi gibi yaşamaya devam ediyor. İnsanı bağlayan şeyler olması iyi değil sanırım. Bu aidiyet olmasa gerek. Sadece ileride pişman olmak istemiyorum fakat insanız pişmanlıklarımızı seçemiyoruz.

Bu aralar kendimi her şeyden soyutladım buna arkadaşlar ve ilişkiler de dahil. Akrabalık denen kuruma inanmıyorum zaten. Beynimin içinde sürekli Yavuz Çetin çalıyor. "Kurtar beni bu alemden / Kurtar beni bu yerlerden / Bırak aksın gözyaşlarım / Kurtar beni bu alemden" nakaratı sonsuz bir döngüde her anımda çalıyor üstelik. Alış-veriş yaparken, yolda yürürken, evde otururken, elime kitap aldığımda, biramdan yudumlarken, oyun başına geçtiğimde, anime 

0 comentários:

Yorum Gönder